Acaba ne kadar yara aldık sevgi savaşında ? Ne kadarını gösteriyor, ne kadarını gizliyoruz ?
ne kadarı açık yaralarımızın, ne kadarı iç kanamalarımız ?
Zaferler çıkarabildik mi mağlubiyetlerimizden ?
Süresini ve yörüngesini bilmeden çıktığımız bu yolculuğun neresindeyiz acaba ? Ve daha kaç gemi var içinde olmak isterken ardından el sallayacağımız ?
Ne kadarı gözyaşı kalan hayatımızın, ne kadarı kahkaha? Geride kalan
yılların ne kadarından gururlu, ne kadarından pişmansınız? Ne kadarını kurumuş son bahar yaprakları gibi süpürüp atmak isterdiniz belliğinizden, ne kadarını saklardınız kutsal bir emanet gibi?
Ne kaldı geriye bunca telaştan ? Avucumuzun içinde kayıveren sular gibi yitip giden yıllar geride ne tortu bırakıyor ?
Kendinizi bütün kazınmış siperlerinizin dışına koyup, bütün kalkanlarınızı indirdiğinizde, çırılçıplak karşısına geçtiğiniz yaşam aynasında ne görüyorsunuz ? Tüketmek için bunca acele ettiğiniz takvim yapraklarına, onca hızla çevirdiğiniz
akreplere, yelkovanlara, içine gönüllü daldığınız o insafsız rutin
çarkına söyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz ? “Ne kadarı
benim hayatım....” “ Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime....
ya da ben başkalarının.... ? “ “ Aynadakinin ne kadarı ben'im, ne kadarı
oynadıklarım ? “
Onun için yakaladıysanız sevgiyi, sımsıkı sarılın, bırakmayın.
Birseylerin ardına saklanmayın. Hayat o kadar kısa ki.
Bahanelerle ömrumuzu tuketiyoruz, yaşlandıgımız da içimizde ki
ahhh sesleri ve cızzz sesleriini mi tercih ediyorsunuz?
Yasmı tutmak istiyorsunuz sevginize ilerde?
“ Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllardan da geriye....” Bir tek sevgi olacak bunca telaştan artakalan.... Ötesi yalan !
-alintidir-